Almanya’nın Nürnberg kentinde, aşırı sağcı “Nasyonal Sosyalist Yeraltı” (NSU) terör hücresi tarafından 25 yıl önce öldürülen Enver Şimşek, düzenlenen anlamlı bir törenle anıldı. Bu anma etkinliği, Şimşek’in adını taşıyan meydanda gerçekleşti ve katılımcılar, olayın unutulmaması gerektiğine vurgu yaptılar.
Gelişmeleri kaçırmayın! Avrupa’dan ve dünyadan en güncel haberler artık cebinizde.
- WhatsApp kanalımıza katılın, özel haberler ve analizlere anında ulaşın
- Anlık bildirimlerle sıcak gelişmeleri ilk siz öğrenin
Katılımcılar Yoğun İlgi Gösterdi
Törene, Nürnberg Başkonsolosu Fatma Taşan Cebeci, Enver Şimşek’in aile üyeleri, avukat Seda Başay Yıldız ve daha önce NSU kurbanları için Alman hükümeti tarafından görevlendirilmiş olan ombudsman Barbara John ile birlikte çok sayıda vatandaş katıldı. Anma etkinliği, Türkiye’nin Almanya’daki toplumunu da bir araya getirdi ve pek çok kişi bu önemli günde kurbanları anmak için toplandı.
Başkonsolos Cebeci’den Anlamlı Mesaj
Başkonsolos Cebeci, anma etkinliğinde yaptığı konuşmada, Enver Şimşek’in cinayetinin NSU’nun işlediği irkçı cinayetler zincirinin ilk halkası olduğunu vurgulayarak, “Bu cinayet unutulmamalı ve unutturulmamalıdır. Almanya’daki Türk toplumunun bu konuda çok özel bir sorumluluğu vardır.” dedi. Bu ifadeler, toplumsal hafızanın önemine ve geçmişte yaşanan acıların unutturulmaması gerektiğine işaret etti.
Yanlış Yönlendirmelere Dikkat Çekildi
Cebeci, cinayetlerin uzun yıllar boyunca yanlış yönlendirmelerle soruşturulduğunu ve bu süreçte kurban ailelerinin resmi makamların ağır suçlamalarına maruz bırakıldığını belirtti. “Schwandorf, Solingen ve Mölln’de yaşanan acıların yaraları henüz sarılmamışken, NSU’nun işlediği seri cinayetler, Almanya’daki Türk toplumunda yeniden derin korku ve endişeler yarattı.” ifadelerini kullanan Cebeci, Türk toplumunun güven ve huzur içinde yaşamayı talep etmesinin en doğal hak olduğunu vurguladı. Alman makamlarının bu yönde gerekli adımları atacağına olan inancını da dile getirdi.
NSU’nun Karanlık Geçmişine Göz Atmak
Enver Şimşek, 9 Eylül 2000 tarihinde Nürnberg’de uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralanmış ve iki gün sonra yaşamını yitirmişti. Bu trajik olay, NSU’nun 2000-2007 yılları arasında çoğunluğu Türk kökenli 8 kişi olmak üzere toplamda 10 kişiyi öldürdüğü cinayetler silsilesinin başlangıcını oluşturuyordu. NSU, kuruldukları tarihten sonra yalnızca ama yalnızca Türk ve göçmen kökenli bireyleri hedef almış, bu durum çok sayıda bireyde travmalara neden olmuştur.
Bir Gizem Olarak NSU
Cinayetlerin yıllarca faili meçhul kalmasının ardından, NSU’nun varlığı 2011 yılında ortaya çıkmıştır. Örgütün üyeleri Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos, aynı yıl bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuşlardır. NSU’nun hayattaki tek üyesi olduğu belirtilen Beate Zschaepe, hücre evini ateşe verip polise teslim olmuştur.
NSU Davası ve Sonuçları
Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde 2013 yılı itibarıyla başlayan NSU davası, 11 Temmuz 2018’de sonuçlandı. Beate Zschaepe ömür boyu hapse mahkûm edilirken, örgüte yardım eden 4 sanık 2,5 ile 10 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmıştır. Bu dava ve sonuçları, hem Türkiye’de hem de Almanya’da büyük bir yankı uyandırmıştır.
Güvenlik Sorunları ve Tartışmalar
NSU’nun yıllarca güvenlik birimleri tarafından tespit edilememesi, örgüt üyelerinin bazı istihbarat muhbirleriyle bağlantılı olduğunun ortaya çıkması, Almanya’da büyük tartışmalara yol açmış ve toplumda kaygılara neden olmuştur. Bu durumun ardından Türk ve diğer göçmen toplulukları daha fazla güvenlik önlemlerinin alınmasını talep etmeye başlamıştır. Anma etkinliklerinin bu tartışmaların alevlenmesine ve daha fazla toplum bilincinin oluşmasına katkı sağlaması bekleniyor.