Kahve, sadece bir içecek değil, aynı zamanda dünya çapında kültürel bir miras ve ekonomik bir değer taşıyan önemli bir maddedir. Her gün milyonlarca insanın güne başlamasına eşlik eden bir fincan kahve, kökeninde uzun ve zahmetli bir yolculuk barındırıyor. Tarlalardan sofralara uzanan bu serüven, birçok aşamayı içeriyor ve her bir aşama, üreticilerin titiz çalışmalarıyla birleşiyor.
Gelişmeleri kaçırmayın! Avrupa’dan ve dünyadan en güncel haberler artık cebinizde.
- WhatsApp kanalımıza katılın, özel haberler ve analizlere anında ulaşın
- Anlık bildirimlerle sıcak gelişmeleri ilk siz öğrenin
Kahvenin Yolculuğu: Fidandan Fincana
Kahve üretimi, dünyanın dört bir yanındaki farklı coğrafyalarda gerçekleştiriliyor. Brezilya’dan Etiyopya’ya, Kolombiya’dan Vietnam’a kadar uzanan bu süreç, sadece bir tarımsal faaliyet olmanın ötesinde, aynı zamanda kültürel etkileşimlerin ve sosyalleşmenin de bir parçası. Kahve, insanlar arasında bir bağ kuran bir dil haline geldi.
Uluslararası Kahve Örgütü (ICO) İletişim Sorumlusu Estela Candido Cotes, kahve üretim sürecinin her aşamasının dikkat ve titizlik gerektirdiğini belirtiyor. Bu aşamalar sırasıyla ekim, yetiştirme, hasat, işleme, kurutma, öğütme, ihracata hazırlık ve nakliye olarak sıralanıyor. Cotes, bu yöntemlerin temel hatlarıyla benzer olduğunu ancak coğrafi koşullara, iklim değişikliklerine ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak önemli farklılıklar gösterdiğini vurguluyor.
Toprakta Başlayan Yolculuk
Kahve fideleri, genellikle gölgeli fidanlıklarda büyütülüyor ve ardından yağışlı dönemde toprağa ekiliyor. İlk meyve vermesi ise 3-4 yılı bulabiliyor. Hasat zamanı geldiğinde, olgunlaşan kırmızı kirazlar, dikkatle toplanmak üzere hazırlanıyor.
Hasat Yöntemleri
Kahve hasadı, çoğunlukla yılda bir kez yapılmakta. Çeşitli ülkelerde çekirdekler elle toplanırken, geniş arazilere sahip olan ülkelerde makineli yöntemler tercih ediliyor. Hasat yöntemleri arasında “şerit toplama” ve “seçerek toplama” bulunmaktadır. Özellikle Arabica kahve türünün hasatında olgunlaşmış çekirdeklerin seçici olarak toplanması öne çıkıyor.
İşleme Süreci
Kahvenin aromasını belirleyen en kritik adımlardan biri işleme yöntemidir. Kahve işleme yöntemleri üç ana kategoriye ayrılır:
- Kuru Yöntem: Güneşte kurutma ile elde edilen yoğun ve meyvemsi tatlar sunar.
- Islak Yöntem: Dış kabukların temizlenmesiyle daha hafif ve çiçeksi aromalar sağlanır.
- Bal Yöntemi: Çekirdeğin şekerli tabakası ile kurutularak kahveye karamelize tat kazandırılır.
Kavurma Aşamaları
Kahvenin lezzetini şekillendiren kavurma süreci, tüketici damak zevkine göre çeşitlenmektedir:
- Açık Kavurma: Hafif, asidik tatlar ile öne çıkar.
- Orta Kavurma: Dengeli aromalar; özellikle ABD’de yaygın bir tercih.
- Koyu Kavurma: Düşük asidite ve yoğun tatlar sunar, İtalyan ve Fransız yöntemleri yaygındır.
Küresel Kahve Piyasası
Arabica ve Robusta türleri, ticari açıdan en önemli kahve çeşitleridir. Arabica, yüksek rakımlarda yetişmekte ve küresel üretimin %57’sini kapsamaktadır. Robusta ise daha dayanıklı olmasına rağmen, daha acı bir tat profiline sahiptir. Liberica ve Excelsa ise daha niş pazarlarda, özellikle Güneydoğu Asya’da tercih edilmektedir. Brezilya, dünyanın en büyük kahve üreticisi ve ihracatçısıdır. Bunu Vietnam, Kolombiya ve Endonezya izlemektedir. Tüketim alanında ise ABD, toplam hacimde en üst sırada yer alırken, kişi başına en çok kahve tüketen ülkeler arasında Finlandiya, Norveç ve İsveç öne çıkıyor.
Cotes, kahvenin sadece ekonomik bir mal değil, aynı zamanda kültürel bir köşe taşı olduğunu ifade ediyor: “Kahve dünya genelinde 25 milyondan fazla ailenin geçim kaynağına katkı sağlıyor. Özellikle Z kuşağı, izlenebilirlik, sürdürülebilirlik ve etik üretim konusunda daha talepkâr.”
Türkiye’de Kahve Geleneği
Türkiye, iklim koşulları nedeniyle kahve üreten ülkeler arasında yer almasa da, Türk kahvesi geleneği ile kültürel olarak önemli bir yere sahiptir. ICO verilerine göre, Türkiye’de kahve tüketimi 2015-2016 döneminde 1,11 milyon çuval iken, 2023-2024 döneminde bu rakam 2,16 milyon çuvala ulaştı.
İklim Krizi Kahve İçin Tehdit
Cotes, iklim değişikliğinin kahve üretimi için ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirterek, “İklime dirençli mahsullere ve rejeneratif tarıma ihtiyaç duyulacak” uyarısında bulundu.