Almanya, 23 Şubat 2023’te yapılan erken genel seçimlerin ardından kurulan yeni koalisyon hükümeti ile önemli bir siyasi dönemeci geride bıraktı. CDU/CSU ve SPD’nin oluşturduğu hükümet, ilk 100 gününü değerlendirirken, hem iç hem de dış politikada “kırılgan” bir başlangıç sergiledi. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Berlin Araştırma Direktörü M. Erkut Ayvaz, bu koalisyonun zorluklarını ve gelişen olayları yakından inceledi.
Gelişmeleri kaçırmayın! Avrupa’dan ve dünyadan en güncel haberler artık cebinizde.
- WhatsApp kanalımıza katılın, özel haberler ve analizlere anında ulaşın
- Anlık bildirimlerle sıcak gelişmeleri ilk siz öğrenin
Koalisyonun İlk Günlerinde Çatışmalar
Seçim sonuçları, CDU/CSU’nun birinci, SPD’nin ise üçüncü sırada yer almasıyla belirlendi. Hükümetin kurulma süreci, CDU Genel Başkanı Friedrich Merz’in liderliğinde 6 Mayıs’ta tamamlandı. Ağır bir şekilde müzakerelerde geçen bu süreç, koalisyonun başlangıcında çatışmalı bir ortam yarattı. Üç partili “trafik ışığı” koalisyonuna göre daha uyumlu çalışmayı hedefleyen yeni hükümet, ilk sınavını Başbakanlık oylamasında vermiş oldu.
Merz, Federal Meclis’in ilk turunda başbakan seçilemedi ve ikinci tur oylamada Sol Parti’nin desteğiyle koltuğuna oturdu. Bu durum, hükümetin istikrarsız bir temel üzerinde hareket ettiğine dair kamuoyunda yaygın bir kanı oluşturarak koalisyonun geleceği hakkında soru işaretleri yarattı.
İç Politika: Görüş Ayrılıkları Ne Kadar Sürücek?
Hükümetin ilk 100 gününde, içten yanmalı motorlu araçların 2035’te yasaklanması, elektrik vergilerinin azaltılması ve sosyal yardımlar gibi konularda CDU/CSU ile SPD arasında önemli anlaşmazlıklar ortaya çıktı. Ayvaz, “Uzlaşıya varılmış gibi görünen konularda bile son anda anlaşmazlık çıkması, Meclis’te daha fazla gerginlik yaratabilir,” dedi. Bu durum, koalisyonun sağlıklı işleyişini sürdürme kabiliyeti üzerinde ciddi etkiler yaratabilir.
Ekonomi alanında bazı adımlar atılsa da, görüş ayrılıklarının mevcut projelerin ertelenmesi veya iptal edilmesine yol açabileceği konusunda endişeler artıyor. Özellikle iş dünyası, hükümetin tutumunu yakından takip etmekte ve iktidarın alacağı kararlar konusunda hassasiyet göstermektedir.
Dış Politika: Tutarsızlıklar ve Eleştiriler
Ayvaz, Merz hükümetinin Avrupa’da daha aktif bir dış politika yürütmeye çalıştığını belirtti. Özellikle komşu ülkelerle iş birliği artırma hedefi izlenirken, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sırasında CDU/CSU ve SPD arasında belirgin farklılıklar ortaya çıktı. Merz ve Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, İsrail’e yönelik eleştirilerde bulunsa da, etkili bir politika değişikliği gerçekleştiremediler. Bu durum, SPD’nin sol kanadından daha sert adımlar atılması yönünde artan talepleri beraberinde getirdi.
Özellikle İngiltere, Fransa ve Kanada’nın Eylül’de Filistin’i tanımasının ardından, bu tartışmaların daha da derinleşmesi öngörülüyor. Hükümetin gelecekte alacağı kararlar, bu meselelerin nasıl ele alınacağı üzerinde belirleyici olacaktır.
100 Gün: Kısa Süre, Uzun Sonuçlar
Ayvaz, koalisyon hükümetini değerlendirmek için 100 günün yetersiz olduğunu ve asıl tablonun önümüzdeki altı ay içinde netleşeceğini vurguladı. CDU’nun seçim vaadi olan “vatandaşlık parası” reformunun, koalisyon içindeki görüş ayrılıklarını daha da belirgin hale getirebileceğine dikkat çekti. İzlenecek yol ise hükümetin halkın ihtiyaçlarına ne ölçüde duyarlı olduğunu gösterecek.